İlk sözüm
çeviriye: Berbat bir çeviri! Dünyanın en heyecanlı, sürükleyici, merak
uyandırıcı, gizemli polisiye romanı bile olsaydı bu çeviri yüzünden her
sayfasında elimden fırlatıp atmayı düşünürdüm sanırım. Amerika’da ve
daha birçok ülkede çok satmış ve büyük olasılık Türkiye’de de
çok satacak bir kitap için çok daha ciddi çalışılmalıydı çeviri üstünde. Sözcük
anlamlarıyla ilgili hataları geçiyorum, en basitinden İngilizce’deki
dişi-erkek ayrımının Türkçe’de olmayışından yola çıkarak anlatıma birkaç
dokunuş yapmak gerektiğini artık her çevirmen kafasına sokmalı bence. Bir
kadınla bir erkeğin yer aldığı çoğu yerde daha doğrusu hemen hemen her yerde
hangi lafı kim söyledi, hangi hareketi kim yaptı anlamak mümkün olmuyor. Daha
geçenlerde bu konuyla ilgili bir yazı yazmıştım, bu roman da üzerine denk geldi
tesadüf eseri.
İkinci
söyleyeceğimse bu romanın tam bir reklam-pazarlama başarısı olduğu. Kitabı çok
beğenen okuyucular da büyük olasılık bu reklam-pazarlama stratejisinin
etkisinde kalmış olmalılar. Ya da bu konuda değerlendirme yapabilecek kadar
yeterli polisiye roman okumamış olmalılar. Çünkü bu kadar tam açıklığa
kavuşmamış nokta, bu kadar ağırdan ilerleyen çözüm süreci, bu kadar kendini
tekrarlama sonrasında bu kadar övgü alması ya reklam amaçlıdır ya da eksik değerlendirmeden
kaynaklanmaktadır.
Hikayeyle ilgili
ipucu vermemek adına açıklığa kavuşmamış noktalar için burada örnek veremiyorum
ama polisler ve savcılık makamının kendi aralarında yaptıkları iki değerlendirme
toplantısının toplam yüz sayfa kadar sürmüş olması can sıkıcıydı. Bu
toplantılarda beyin fırtınası yaklaşımıyla birkaç yeni fikir ortaya atılıyor
ama büyük kısmı raporlama mantığıyla okuyucunun zaten bildiği şeylerin
tekrarına sebep oluyor. Diğer taraftan bu kısımlardaki diyaloglar çok ‘sit-com’ tarzı
olmuş ve kitabın genel ağırlığına gölge düşürüyor. Agatha Christie’yi,
Arthur Conan Doyle’u bir kenara bırakıyorum, Dan Brown ya da
Jean-Christopher Grangé söz konusuyken bile oldukça vasat bir anlatım ve
kurguya sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Romanın kahramanı
emekli dedektif Gurney için şu kadarını söyleyeyim. Ortalama bir polisiye,
cinayet romanı okuyucusu hikayenin ortalarına geldiğinde kendisinin dedektiften
daha zeki olduğunu hissetmeye başlayacaktır. Bu da bu türdeki bir kitap için
hiç de iyi bir şey değil doğrusu. Ayrıca kahramanın psikolojisiyle ilgili
değerlendirmeler de tam oturmamış gibiydi. Birçok yerde de gereksizdi.
Üçüncüsüyse övgü
kısmı... Bir yazarın ilk romanı olduğu göz önünde bulundurulacak olursa ‘ümit
vadediyor’ demek mümkün. Hikayedeki gizemleri
dedektiften önce çözüyor olsanız da öncesinde merak uyandırdıkları bir gerçek.
Bir de cinayet romanlarında çok sinir bozucu bir durum vardır. Bütün kitap
boyunca birilerinden kuşkulanırsınız sonra katil tamamen bambaşka, alakasız,
hiç sözü edilmemiş, saçma sapan biri çıkar. Neyse ki bu kitapta öyle olmuyor.
Bunu söylemekte bir sakınca görmüyorum çünkü öyle olsaydı doğrudan ‘sakın
okumayın’ derdim.
Bir diğer sinir
bozuculuk da sonradan katil olduğu ortaya çıkan kişiyi başlarda olduğundan
farklı gösterme durumudur. Başlarda katile ait olması mümkün olmayan duygu ve
düşünceleri yazarak sonradan okuyucuya sürpriz yapmak bence hiç etik değil
hatta okuyucuyu aptal yerine koymaktır. Bunu Dan Brown yapıyor bazen. Bazen
Ahmet Ümit de yapıyor. Bu ikisi birçok okuyucu bunun farkına varmadığı için iyi
polisiye yazarı olarak kabul ediliyorlar ama bence hiç de öyle değil aslında.
İyi yazar olmak ayrı iyi polisiye yazarı olmak ayrı. Neyse ki bu kitapta böyle
bir durum da söz konusu değil.
Kitabın adı bile
sayılarla ilgili bir gizeme vurgu yaptığı için özellikle bu konuda kesinlikten
ziyade olasılıklara bel bağlanması -ki bu geri kalan kurgu için de geçerli-
biraz zorlama olmuş. Gerçi benim gibi böyle kitapları evire çevire okumayanlar için
tatminkar açıklamalar olduğu söylenebilir yine de.
Bu arada ‘ümit
vadediyor’ sözümün arkasında durarak yazarın diğer
kitaplarını okuma listeme aldığımı da söylemeliyim. Çok fazla ince eleyip sık
dokumadan okumak ve keyifli vakit geçirmek isteyenlere tavsiye ediyorum
Aklından Bir Sayı Tut kitabını da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder