17 Ekim 2014 Cuma

Einstein’ın Düşleri - Alan Lightman


Zaman konusuna birazcık kafa yorduysanız, işin içinden çıkamadıysanız ki çıkabilene aşk olsun bu kitap tam size göre. Bu kitap tam bir zaman lunaparkı. Zaten kısacık da bir şey, kapağını açıp kapatıncaya kadar bitiyor. Ben çok sevdim. Keşke dedim ben bu kitabı okurken zaman dursa da ben de sonsuza kadar bu kitabı okur bir şekilde kalsam. Şaka şaka böyle bir şey demedim sadece kitaba gönderme yapmak için öyle söyledim. Çünkü kitap zaman olgusunu olabilecek neredeyse tüm açılardan ele alarak inceliyor. Üstelik de bunu çok eğlenceli bir hale getiriyor. Eğlenceli derken komiklikten bahsetmiyorum. Güldüren değil de gülümseten bir yaklaşım söz konusu. Eğlencesi günlük yaşamın sadeliğiyle Einsteinin karmaşık zaman teorilerinin harmanlanmasında.

Zamanla ilgili kitaplarda, filmlerde ben her zaman bir çelişki, bir tutarsızlık, bir mantıksızlık arar bulurum. Zamanla ilgili derken zamanda yolculuktan ya da zamanın durması gibi durumlardan bahsediyorum. Beni en çok eğlendiren de bu çelişkilerdir aslında. Hatta benim de zamanda yolculuğa denk düşecek konusu olan bir hikayem bile var. Bir gün okuturum size de. Neyse işte, bu kitaba başlar başlamaz da o tarz çelişkiler aramaya başladım hemen. Ancak birkaç sayfa ilerleyince bunun anlamsızlığını fark ettim. Çünkü yazar bu tarz ciddi eleştirilere mahal vermeyecek şekilde eğlenerek, dalga geçerek dile getirmiş zaman teorilerini. Her teori ayrı bir hikaye olmuş. Bir hikayede zaman dururken bir diğerinde yavaşlamış ya da hızlanmış, başka birinde kişiden kişiye değişiklik gösterirken bir başkasında tamamen yok olmuş. Bu durumlardan da çok keyifli yazılar çıkmış ortaya.

Bu arada kitabın adı Einsteinın Düşleri ama aslında hepsi de yazarın düşleri. Kitaptaki Einstein yazarın kendi düşlerini okuyucuya aktarmak için kullandığı bir araç sadece. Tabii ki bu düşlerin çıkış kaynağı Einstein ve tabii ki daha bilimsel olarak, kağıtlara bir sürü kargacık burgacık şekiller çizerek, rakamlar yazarak zamanında hepsini Einstein da düşlemiş. Alan Lightmansa bu ciddi düşünceleri eğlenceli düşlere çevirmiş. Gerçi Einsteinın dili dışarıda fotoğrafını hatırlayınca onun da bütün bunları eğlenceli bir şekilde kafasından geçirmiş olması da mümkün gibi geliyor.

Yazar Einsteinın teorilerini açıklayan keyifli hikayeler yazmakla kalmamış ama. Ciddi anlamda psikolojik ve sosyolojik saptamalar da var kitabın içinde. Bu saptamalar da kitaba ayrıca değer katıyor bence.

Kitabı çok sevince bitirir bitirmez yazarın diğer kitabına, Bay Tanrıya geçtim. O da çok keyifli. Anlatırım sonra onu da.

O zaman yazımı da kitaptan bir alıntıyla bitireyim de ne demek istediğim daha iyi anlaşılsın...

"Belleksiz dünya, şimdinin dünyası. Geçmiş sadece kitaplarda, belgelerde. Her insan kendini tanıyabilmek için yanında yaşam öyküsünü içeren kendi hayat defterini taşıyor. Her gün okumak suretiyle ailesini, üst tabakadan mı yoksa alt tabakadan mı geldiğini, okulda başarılı olup olmadığını, hayatında herhangi bir şey başarıp başarmadığını yeniden öğreniyor. Hayat defterinden yoksun insan bir fotoğraf karesi, iki boyutlu bir imge, bir hayalet. Zamanla her hayat defteri, baştan sona tek seferde okunamayacak denli kalınlaşıyor. O zaman seçimler devreye giriyor. Mesela yaşlılar gençliklerini veya son dönemlerini okumayı seçebiliyor. Kimileriyse okumayı hepten bırakıyor. Geçmişi terk ediyorlar. Dün zengin olup olmadıklarının, eğitimli olup olmadıklarının, mağrur olup olmadıklarının saçlarını okşayan meltemden daha önemli olmadığına karar veriyorlar. Bu tür insanlar doğrudan karşısındakinin gözüne bakıyor ve elini hararetle sıkıyor. Böyleleri gençliklerindeki tempoyla yürüyor. Belleksiz bir dünyada yaşamayı öğrenenler bunlar işte."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder