5 Ekim 2014 Pazar

Karışık Kaset - Uygar Şirin


Karışık Kaset Uygar Şirin’in üçüncü ve son romanı. Anne Tut Elimi! ve Büyük Deniz Yükseliyor isimli iki romanı daha var. Aynı zamanda sinema eleştirmeni ve reklam yazarı olan Uygar Şirin’in Karışık Pizza ve Ses filmlerinin senaryolarında da imzası bulunuyor.

Ben daha önce Anne Tut Elimi! romanını okumuştum. Benim tarzım daha çok fantastik kurgu, gerilim, korku, aksiyon, polisiye olduğu için bana göre bir kitap değildi ama yine de etkilenmediğimi, beğenmediğimi söyleyemem. Üstelik bu kitapta kıyısından köşesinden dokunulmuş bir fantastik durum da yok değildi hani. Neyse, bu yazının konusu ilk roman değil son roman.

Karışık kaset için Ekşi Sözlük’te bir yazar “müzikal roman” demiş. Bu tabir çok hoşuma gitti. Romanı çok güzel kategorize etmiş. Kitabın adından da anlaşılıyor müzikle, şarkılarla ilgili bir içeriği olduğu. Ama ben bu kadarını tahmin etmiyordum. Özellikle de seksenlerde gençliğimi yaşadığım ve karışık kaset kavramıyla yakından haşır neşir olduğum için roman beni o yıllara götürdü.

Bana göre bütün romanların bir fon müziği vardır. Hatta bölümden bölüme bu fon müziği değişebilir de. Kitabı okurken bu fon müziğini okuyucunun bulması, hissetmesi gerekir. Ben bu müziği hissettiğim zaman hemen açarım ve kitabı okurken dinlerim. Bazen de kitaptaki bir mekanda mesela bir barda çalan şarkının adı geçerse o zaman işim kolaylaşır ve o parçayı açarım. Stephen King’in Kara Kule’sinin fon müziği Hey Jude’dur ve bu kitapta açıkça belirtilir. Belirtilir dediğim okurken anlarsınız öyle olduğunu. Kırda bayırda yürürken bile gaipten gelen bir Hey Jude sesi duyar çünkü kahramanlar. Yedi tane tuğla gibi kitabı okurken dinleye dinleye şarkıyı ezberlemiştim en sonunda.

Karışık Kaset’te ise onlarca şarkıdan oluşan bir fon müziği silsilesi var. Özellikle seksenli, doksanlı yılların Türkçe şarkılarının adları (ki ortalama her sayfada en az iki üç tane) geçtikçe açıp dinlemeye kalkışsaydım kitabı aylarca bitiremezdim herhalde. Bu nedenle obsesif davranmadım ve adı geçen şarkıları (ki çoğunu biliyordum) aklımdan geçirmeyi tercih ettim. Bir nevi gizli fon müziği durumu yarattım yani. Ve çok da keyifli oldu.

Üç perdelik bir aşk hikayesi demiştim. Evet yirmi yıla yayılan (1990’dan, 2000’den ve 2010’dan birer kesit) bir aşk hikayesi. Bir müzik tarihi hikayesi, bir ebeveyn-çocuk ilişkisi hikayesi. Okuyanı gülümseten ve hüzünlendiren bir hikaye. Yine duygusal yani. Yani yine bana göre değil. Ama yine etkilendim, hatta birkaç yerinde (özellikle de son cümlede) gözlerim doldu. Duygusal biri miyim yoksa ben?

‘Duygusal biri miyim?’ diye sorarken şaka yapıyorum tabii ki. Her insanı duygulandıran duygulandırmayan şeyler vardır ve bunlar insandan insana değişebilir. “Fantastikçiyim, gerilimciyim, duygu yüklü kitaplar bana uymaz diyorum,” ama en fantastik kitapta bile boğazımın düğümlendiği, gözlerimin dolduğu çok oluyor. Bazen bir ork için, bir ejderha için gözyaşı dökebiliyorum. Aramızda kalsın bazen televizyonda haberleri, hatta reklamları seyrederken bile yaşıyorum bunu.

Karışık Kaset diyorduk sahi... Detaylarına çok giremiyorum tabii ama özellikle seksenlerde, doksanlarda çocuk/genç olduysanız (ister kadın, ister erkek) sizi içine çekecek, romanın kahramanlarıyla özdeşleşmenizi sağlayacak keyifli bir hikayeyle karşılaşacağınızdan eminim. İlla seksenlerde, doksanlarda çocuk/genç olmuş olmaya da gerek yok romandan keyif almak için. Çünkü her insana özgü zaafları, takıntıları, duygu ve düşünceleri, hayata ve ilişkilere bakış açısını bulacağınız için mutlaka kendinizden de bir şeyler bulacaksınızdır hikayede.

Bildiğim kadarıyla kitabın filmi çekilecek yakında. Kitapta da bir film çekme bölümü var ve romanın kahramanlarını Umut Kurt ile Ezgi Mola canlandırıyor. Şimdi gerçekten kitabın filmi çekildiğinde başrollerinde Umut Kurt ile Ezgi Mola oynarsa aklıma şu soru geliyor benim: O zaman çekilen filmde o film çekme bölümünün sahnesi geldiğinde hangi oyuncular oynayacak hikayenin kahramanlarını?

Bu arada ben kitaptaki baba karakterini son zamanların popüler dizisi olan Kardeş Payı’ndaki babaya benzettim biraz. Neyse işte... Önce okuyun da sonra konuşalım. 
Bu arada yazdıklarım ya da kitap ilginizi çektiyse aşağıdaki bağlantıdan bu kitapla ilgili, Uygar Şirin’le ilgili, diğer kitapları, senaryoları, eleştiri yazıları, fikirleriyle ilgili daha ayrıntılı ayrıntıl ayrıntı ayrınt ayrın ayrı ayr ay a.........

http://uygarsirinyazihane.wordpress.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder