5 Ekim 2014 Pazar

Görünmeyen - Paul Auster


Paul Austerin son romanı olan Görünmeyen için dünya eleştirmenleri yılın ve yazarın en iyi kitabı demişler yayımlandığında. Hemen hemen tüm kitaplarını okumuş biri olarak ben Görünmeyeni yazarın en iyi kitabı olarak değerlendirmedim ama yeni bir Auster romanı okumuş olmanın keyfini de sonuna kadar yaşadım.

Yine gerçek mi kurgu mu çelişkileri yaşatan, sıradışı fikirler ve olaylar örgüsüyle dolup taşan, sıradışılığı sıradanlaştırırken sıradanlığı da sıradışılaştıran bir kitap yazmış Paul Auster. Kahramanlarının günlük hayatlarının içinden merak uyandıran bir kurgu çıkarmayı başarmış.

Bununla birlikte kahramanın ablasıyla yaşadığı ensest ilişkinin anlatıldığı bölümler birçok okuyucuyu rahatsız edecektir eminim. Yazarlık iddiasındaki biri olarak ben Austeri takdir ettim tabu niteliğindeki böyle bir konuyu kurgusuna katmaya cesaret ettiği için. Gerçi kitap bitmeden bu konuda günah çıkarmayı da başarmış görünüyor. Yine de hikayenin birkaç yerine öne çıkan cinsellik olgusunun pornografiye kaçmayıp erotizm düzeyinde kalması muhafazakar okuyucunun yüreğine biraz su serpebilir. Diğer taraftan hikayedeki bu unsurlar büyük olasılık kitabın daha çok satmasını da sağlıyordur. Ama Auster yazarken bunu amaçlamış mıdır bilemiyorum tabii.

Kurgunun içindeki merak uyandırıcı unsurların dışında hikaye anlatıcısının değişmesi, kurgu içinde kurgu, roman içinde roman durumları da oldukça keyif verici. Hikaye okuyucuya Kurgunun içindeki kurgu acaba gerçek mi yoksa o da mı kurgu? gibi sorular sordurabiliyor. Hikayeyi Austerin kendisi mi anlatıyor, ilk anlatıcı gibi görünen kahraman mı yoksa diğeri mi derken kafalar biraz karışıyor. Keyifli bir karışıklık tabii bu.

Bir de kitabın sonunda oluşan belirsizlik, yarım kalmışlık, bitmemişlik hissi de ayrı bir durum. Dan Browndan beklediğini Paul Austerden de bekleyen okuyucuyu biraz hayal kırıklığına uğratıyordur tabii. Oysa her yazarı, her romanı kendi içinde değerlendirmek gerekir bence. Aslında Görünmeyende de yarım kalan bir şey yok bana göre. Kitapta bir görünenler var bir de orada olduğu halde görünmeyenler. Her şey gayet açık ve net. Yazar da kendi gördüğü, bildiği kadarını anlatmış işte bize. Bu işin esprisi tabii ama bu da bir yaklaşım. Galip Tekinin yıllar önceki bir çizgi öyküsü geldi aklıma. Çok heyecanlı bir öyküyü kafasına göre pat diye yarıda kesip SON diye yazmıştı. Eminim birçok okur sinir olmuştur ama benim çok hoşuma gitmişti. Görünmeyende bu kadar abartılı bir durum yok tabii ama okuyan birçok insana benzer bir his yaşatabilir.

Benim Paul Austeri takdir ediyor olmamın bir nedeni de oldukça Amerikan eksenli yazmasına rağmen ben de dahil dünya çapında bir okuyucu kitlesi edinmesini sağlayacak bir evrensellik çizgisi yakalamış olması. Görünmeyende de bu durum geçerli. Görünmeyen de Paul Auster sevenlerin keyif alarak okuyacakları bir kitap.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder