21 Mart 2015 Cumartesi

Veciz Sözler - Barış Bıçakçı


Veciz Sözler üst üste okuduğum üçüncü Barış Bıçakçı kitabı oldu. Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Aramızdaki En Kısa Mesafe ve Veciz Sözler. Şimdi sırada Herkes Herkesle Dostmuş Gibi var. Demek ki gerçekten sevdim Barış Bıçakçı’yı.

Bu kitapta da daha önceki Barış Bıçakçı kitaplarıyla ilgili yazılarımda değinmiş olduğum yalın ve akıcı anlatım vardı. Tabii ki yine dostluk ve aşk kavramlarını ince gören usta işi dokunuşlar, vuruşlar. Barış Bıçakçı hakkında iyi bir anlatıcı olmasının yanı sıra iyi bir gözlemci olduğu da her okuduğum kitabıyla birlikte daha da pekişen bir düşünce oluyor benim için. Ayrıca kendisiyle tanışmak ve oturup uzun uzun sohbet etmek isteği oluşturdu bende okuduğum bu üç kitap.

Dostluk ve aşk kavramlarının incelikli işlenişini süsleyen ve insanı okuduğunda şöyle bir durup düşünmeye sevk eden güzel sözler bu kitapta da vardı doğal olarak. Doğal olarak diyorum çünkü kitabın adı zaten Veciz Sözler. Kitap ismini kurgusal bir radyo programından alıyor. Her sabah radyoda yayımlanan ve yurdun her yerinden insanların telefonla bağlanarak o günkü anahtar kelimeyi içeren sözler söylediği Veciz Sözler isimli bir program. Anlatıcımız da bu programın sadık bir dinleyicisi oluyor ve Ankara’dan aradığını ve isminin Sulhi Saygılı olduğunu söyleyen, kendisi hakkında başka da bilgi vermeyen bir katılımcıyı kendi kurguladığı şekilde bize anlatıyor. Tabii bunu yaparken de Sulhi Saygılı’nın çeşitli kelimeler hakkında söylediği veciz sözlerden yola çıkıyor.

Bu anlatış Sulhi Saygılı’nın nasıl biri olduğunu tanımlamakla kalmıyor üstelik. Çocukluğundan başlayıp o güne kadar geçen zamandaki her şeyini kurguluyor. Aile ve okul hayatını, arkadaşlıklarını ve aşklarını, edebiyat merakını, işini ve ev hayatını, hayat hakkındaki, insanlar hakkındaki düşüncelerini anlatıyor. Yine her zamanki gibi bu kurguda yazarın kendi hayatından bir şeyler olduğunu da düşünmeden edemiyor okuyucu. Yani ben düşünmeden edemedim.

Sulhi Saygılı’nın kurgu hayatının paralelinde insan ilişkilerini de genele yansıtılacak şekilde işlemeyi ihmal etmemiş yazar bu kitabında da. Herkesin kendisini ya da tanıdığı birilerini bulacağı birçok davranış ve düşünce pastanın üzerindeki pudra şekeri gibi sayfaların arasına güzelce serpiştirilmiş yine. Aynı kelime hakkında söylenen fakat birbiriyle çelişen veciz sözler ve bu sözleri dile getiren kişiler hakkındaki değerlendirmeler bu durumun en belirginleştiği yerler olmuş.

Yazar hakkındaki görüşlerimi daha önceki iki yazımda dile getirdiğim için bu yazıya o konuda söylenecek pek bir şey kalmadı. Bu da demek oluyor ki bu seferki yazı öncekilerden daha kısa olacak. Neyse kitabın sonunda ufak bir sürprizin de okuyucuyu beklediğini söylemeden geçmeyeyim. Tahminime göre yazarın önceden kurgulamadığı, yazarken hikayenin sonlarına yaklaştığı sırada aklına gelen, biraz da kafa karıştırıcı ama keyifli bir son olmuş.

Bu yazıyı bitirirken ismi Veciz Sözler olan bir kitaptan alıntı yapmamak olmaz tabii ki. Kitabın başlarında anlatıcının Sulhi Saygılı hakkında yaptığı bir tanım çok hoşuma gitmişti. Onu alalım buraya:

“Hafif hışırtılı bir sesi vardı. Sanki ses telleri söylemekle söylememek arasına gerilmişti.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder